Keçiboynuzunun Sosyal Yaşamdaki Yeri

Ölçü sistemlerinin henüz olmadığı eski zamanlarda, çekirdek ağırlığı fazla değişkenlik göstermediğinden, ve hava sıcaklığından ve rutubetinden etkilenmeyip sabit kaldığından standart ağırlığa sahip olduğu kabul edilmiştir. Bu özelliğinden standart bir ölçüm aracı gibi değerli madenlerin ve taşların ağırlık ölçümünde kullanılmıştır. Günümüzde değerli taşların ve doğal incinin ağırlık birimi ve altının saflık birimi olarak kullanılan karat kelimesinin, Yunanca’da keçiboynuzu çekirdeği anlamına gelen “kerátion” kelimesinden türediği bilinmektedir.

Dilimizde gösterişli giyinip önemli görünen kişiler için kullanılan “iki dirhem bir çekirdek” deyimi de keçiboynuzu çekirdeğinden gelmektedir. Keçiboynuzu çekirdeğinin ağırlık birimi olarak kullanıldığı zamanlarda 4 adet çekirdeğin ağırlığına 1 dirhem denirdi. Satıcının 2 dirhemlik (8 çekirdeklik) alış-veriş yapan müşterisine 1 çekirdek de fazladan tartması yani “iki dirhem bir çekirdek” tartması müşterisine verdiği önemi gösterirmiş.

Çok kuru olması ve şeklinin boynuza benzemesinden dolayı Yunanca’da keçiboynuzunun kelime anlamı “tahta boynuz” iken, benzer şekilde Türkçe’de de “keçinin boynuzuna” benzetilmektedir. İbranice’de ise işlevselliğine ve sayısız faydasına uygun olarak ve hakkını teslim edercesine keçiboynuzu “hayat kurtaran” anlamına gelmektedir. Yakup Peygamber’in çöllerde yaşamını keçiboynuzu ile sürdürdüğü söylencesinden dolayı bir çok kültürde “Yakup’un Ekmeği veya Yakup Peygamber’in Ekmeği” olarak da bilinir. Diğer bir söylence de Lokman Hekim üstünedir. Lokman Hekim zamanlardan bir zaman Akdeniz kıyısında yaşayan insanlara yardımcı olmak için Toros Dağları’dan Akdeniz’e doğru inerken yolunda çok sayıda keçiboynuzu ağacı görür. Keçiboynuzunun sayısız faydalarını bildiğinden buradaki insanların kendisine ihtiyacı olmayacağını değerlendirir ve Akdeniz’e inmekten vaz geçer.